6 Tem 2012

Gizli Kahraman




Yine büyük bir futbol organizasyonunu geride bıraktık. EURO 2012 İspanya milli takımının şampiyonluğuyla tamamlandı. Üst üste katıldığı 3 büyük turnuvadan şampiyon olarak ayrılan İspanya, futbol tarihindeki yerini almaya hak kazandı.

Oynadığı sistemi, teknik analizleri gibi detay işler üzerine bir yazı yazmak istemiyorum. İspanya milli takımına, insancıl bir açıdan odaklanmak istiyorum. Tüm futbol yorumcuları Iniesta’dan, Xavi’den, Fabregas’tan filan bahsederken, ben biraz daha arka planda kalan ancak modern zamanların efsane futbolcularından biri olan Iker Casillas bahsetmek istiyorum.




Kısaca hayat hikâyesine baktığımız zaman 1981 Madrid doğumlu olan Casillas futbol’a, kaptanı olduğu Real Madrid takımının alt yapısında başladığını görüyoruz. Henüz 16 yaşındayken kendisine güvenenler, bir Şampiyonlar Ligi maçında ( 27 Kasım 1997 Rosenborg – Real Madrid) A Takıma almışlardır. Bu maç Casillas’ın kariyer başlangıcı olarak kabul edilir. Arından 1998 yılında Real Madrid Şampiyonlar ligini kazanırken, 3.Kaleci olarak takımıyla birlikte ilk büyük başarısını yakalamıştır.

2000 yılında önce Real Madrid’in ardından, milli takımının kalecisi olan Casillias. Örnek kişiliği, sportmen hareketleri sayesinde taraflı tarafsız tüm futbol severlerin sevgisini kazanmış ve haklı bir şekilde her iki takım da kaptanlık bandını taşımaya başlamıştır.

Yaşayan efsane Casillas
Daha yirmili yaşlarını sürdürürken bu inanılmaz yükselişle, kendisini hiçbir şekilde bozmamış, aksine daha da dikkatli davranmaya sevk etmiştir. Real Madrid gibi dünya futbolunun en büyük yıldızlarını sürekli olarak kadrosunda barından bir takımda, mutlaka kendisine yer bulmayı başarmıştır. Başarılı olmanın mecburiyet olduğu bu takımda, centilmenlikten ve sportmenlikten de asla ödün vermemiştir.


Bu duruma, birkaç örnek olay verecek olursam. 2010 yılında, ezeli rakibi Barcelona ile yapılan maçta, saha içerisinde çıkan bir kavgada neredeyse tüm futbolcular birbirlerine tekme ve tokatlarla saldırırken, olaylarda sükûnetini koruyarak olayları yatıştırma çabası ve efendiliği ile İspanyol taraftarları arasında lakabı “Aziz” olarak geçmeye başlamıştır. (Olayları bu videodan izleyebilirsiniz.) Üstelik bu maçta ezeli rakibinden tam 3 gol yemiş bir kaleci olarak bu örnek davranışı sergilemiştir.

Ayrıca taraftarların, basının ve tarihsel geleneklerin getirdiği bu ezeli rekabetin her alanda sürdüğünü bilmesine rağmen bir basın toplantısında kendisine sorulan “İspanya’nın en iyi futbolcusu kimdir?” sorusuna büyük bir açık yüreklilikle, ezeli rakibinin futbolcusu olan “Messi” cevabını verebilmiş büyük bir sportmen olduğunu bir kez daha göstermiştir. (Haber Metnine Ulaşabilirsiniz.)

Sadece bu iki örnek bile kendisini anlatmak için bence yeterlidir. Henüz 31 yaşında olduğunu düşünürsek, Dünya futbol’una ve sporuna daha çok şeyler katabileceğini de ön görebiliriz. Yaşarken üstelik daha futbol oynarken, bu derece efsane hareketlerde bulunabilmiş ender futbolculardan biridir.

Umarım onun bu örnek yaşamını, başarılarını, kişiliğini rol model edinen sporcular artarak hayatımızın içerisine girer.


2 yorum:

  1. Gerçekten çok yerinde bir isim seçmişsiniz. Güzel bir makale olmuş tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  2. Güzel yorumlarınız için teşekkür ederiz :)

    YanıtlaSil